- dere
- is.1. 小溪, 溪流: \dere suyu 溪水2. 山谷, 山沟, 河谷, 溪谷, 峡谷: Koyunlar derede otluyor. 羊群正在山沟里吃草。3. 建́ 沟瓦, (街上的)排水沟: dam \deresi 建́ 檐沟 iç \deresi 建́ 斜沟瓦◇ \dere bülbülü 俗́ 青蛙 (kan) \dere gibi (kan) akmak (血)流成河, 浑身是血, 血流不止: Kazaya uğrayan küçük kızın bileğinden, dere gibi kan akıyordu. 遭遇事故的女孩儿手腕血流不止。\dere tepe 1) 起伏的, 波浪形的; 深一脚浅一脚的: Durmadı, dere tepe yürüdü. 他没有停步, 深一脚浅一脚地走了。 2) 到处, 处处: \dere tepe bulaşmak 到处游荡 Üç yıl dere tepe bütün dünyayı dolaştı. 3年来, 他走遍了全世界。\dere tepe aşmak 远道而来 \dere tepe düz gitmek 深一脚浅一脚地走, 克服困难前进: Eşek böylece az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. 这头驴就这样深一脚浅一脚地走啊走。Geceleyin ay aydınlığında yola düzüldüler, dere tepe düz gittiler. Dağlar aştılar. 夜里, 趁着月光, 他们上路了, 深一脚浅一脚地走着, 翻越了座座高山。\dereden tepeden konuşmak (或 söz etmek) 海阔天空地聊天: Dereden tepeden konuştuk, gece yarısı oluvermiş. 我们海阔天空地聊到了半夜。\dereyi görmeden parçaları sıvamak 还没见到水就卷裤腿
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.